Uzmanlar yapay zeka konusunda uyarıyor! Önlem alınmazsa nükleer enerji düzeyine eşdeğer riskler ortaya çıkabilir!
Yapay zekanın çok değerli bir güç olduğunu ve bu gücün etki alanının hızla arttığını belirten uzmanlar, böyle bir gücün üretilmesinin, kullanılmasının ve tek elde toplanmasının sektördeki istikrarı değiştirebileceğini savunuyor. Dünya. Öğretim Üyesi Nuri Bingöl, yapay zekanın kontrol altına alınması gereken dönemin yaklaştığını belirterek, bu teknolojinin önlem alınmadığı takdirde nükleer enerjiye eşdeğer riskler taşıyabileceğini vurguluyor. Yapay zeka kontrollerinin nasıl uygulanacağı sorusunun yanıtının bulunmadığına değinen Bingöl, küresel bir otorite yerine her ülkenin kendi mevzuatına ve düzenlemelerine sahip olması gerektiğini belirtiyor.
Üsküdar Üniversitesi SBF Dekan Yardımcısı, Yapay Zeka Mühendisliği Yüksek Lisans Programı Bölüm Lideri Dr. Öğretim Üyesi Nuri Bingöl, yapay zeka modellerinin getirebileceği olası riskler ve bu risklerin nasıl kontrol altına alınabileceği hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Yapay zeka geniş bir alanda birçok kişinin işini alabilir.
Her şeye gücü yeten yapay zeka modellerinin olası riskleri de beraberinde getirdiğini belirten üye Dr. Öğretim Üyesi Nuri Bingöl, “Bu insanların, kendi çevrelerine büyük avantajlar sağladıkları için insanlığı avucunun içine almaları gibi medya risklerini düşünmek gereksiz. kullanıcılar. Ancak etkileriyle çok daha erken yüzleşmek zorunda kalacağımız pek çok risk ve tehlike bizi bekliyor.” söz konusu.
Sanayi devrimi ile birlikte buhar makinelerinin insanların yaptığı işleri elinden aldığını ancak çok daha fazla çalışma alanı yarattığını hatırlatan Bingöl, “Yapay zeka için ‘yeni iş imkanları yaratacağı’ söylense de, Son zamanlarda her kesimden insanın ilgisini çeken genel modeller buharlı makinelerdir. İnsanların yaptıklarını daha verimli yapmak için tasarlanmamışlardı. İnsanların yapabileceği her türlü bilişsel aktiviteyi yapabilecek şekilde tasarlanmıştır. Bu, yeni bir iş fırsatı olarak gördüğümüz her şeyin bir süre sonra genel modeller tarafından tekrar öğrenilebileceği anlamına gelir. İnsana ihtiyaç duymadan faaliyet gösteren işletmeler, sürecin herhangi bir yerinde ortaya çıkabilmektedir. Böyle bir değişikliğin etkileri, doğru yönetilmezse dünya için yıkıcı olabilir. Genel amaçlı yapay zeka, doktordan avukata, yazılım mühendisliğinden yöneticiye kadar geniş bir alanda birçok kişinin işini elinden alabiliyor. Ayrıca 7 gün 24 saat çalışabiliyor ve insan emsallerinden çok daha ucuza mal olabiliyor.” dedi.
Böylesine değerli bir gücün bir elde toplanması dünyanın istikrarını değiştirebilir.
Yapay zekanın bir başka seviyesi olan ‘model oluşturma ve geliştirme aşaması’ için merkezi kontrolün getirdiği risklerin dikkate alınması gerektiğine işaret eden Bingöl, bunun tek bir otorite tarafından yapılmasının değerli bir risk olduğunu söyledi.
Yapay zekanın çok değerli bir güç olduğunu ve bu gücün etki alanının hızla arttığını belirten Bingöl, “Küresel olsun ya da olmasın, böylesine önemli bir gücün tek elde toplanması ve kullanılması dünyadaki dengeleri değiştirebilir. dünya. Bugün nükleer enerjinin yarattığı sorunlar ve dünya güç dengelerindeki rolü ortadadır.” söz konusu.
Yeterli önlemler alınmazsa, yapay zeka teknolojisi nükleer enerjiye eşdeğer riskler oluşturabilir.
Yapay zeka teknolojileri alanında değerli gelişmeler kaydeden bir şirketin kurucusu ve yöneticileri tarafından yayınlanan bir yazıya değinen Dr. Öğretim Üyesi Nuri Bingöl, “Yazıda yapay zeka teknolojilerinin sorumlu bir şekilde kullanılması ve doğru bir şekilde denetlenmesi gerektiği belirtiliyor. Bu teknolojinin kontrol edilmediği takdirde insan hayatı ve toplum üzerinde olumsuz etkileri olabilecek riskler taşıyabileceği söyleniyor. Makaleye göre, yapay zekanın uluslararası kuruluşlar tarafından kontrol edilmesi gereken dönem yaklaşıyor ve yeterli önlemler alınmazsa bu teknoloji nükleer enerji düzeyine eşdeğer riskler taşıyabilir.” konuştu
Küresel gücü bir holdinge dönüştürmek başka soruları gündeme getiriyor.
“Bu nükleer enerji ve risk benzetmesinden yola çıkarsak, yapay zeka teknolojisinin küresel olsun ya da olmasın tek elde toplanmasının nasıl sonuçlanacağı ve dünya güç dengesini nasıl etkileyeceği açıktır.” Bingöl, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu riski azaltmak için küresel gücü çok aktörlü bir güç merkezine dönüştürmek başka soruları gündeme getiriyor. Küresel gücü temsil eden unsurlar nasıl belirlenecek? Bu gücün kullanımı hangi süreçlere ve yetkilere bağlanacak? Anlaşmazlıklar nasıl çözülecek, onay ve veto hakları adil bir şekilde nasıl yönetilecek?”
AI, iyi yönetilmezse daha fazla soruna ve güç dengesizliklerine yol açabilir
Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi sürecindeki çalışmalarından örnek veren Bingöl, “Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler’e bağlı ve toplum sağlığı konusunda uluslararası çalışmalar yürüten, son derece saygın ve kabul görmüş bir kuruluş. Öte yandan COVID-19 pandemisi sürecinde acil sağlık hizmetlerinden dünyadaki tüm toplumların yararlanmasına ne ölçüde katkı sağladı? Pandemi döneminde aşı geliştirme gücüne sahip olan devletler dünya istikrarında etkili olduysa bunu hangi güç, nasıl kullandı? Görüldüğü gibi yapay zeka denetimleri ve sonlandırmaları üzerine bir analiz olmasını beklediğimiz global otorite modeli, günümüzde diğer bahislerde yaşadığımız modellerin tüm sorunlarını çözebilmiş değil. Yapay zeka kadar güçlü bir teknolojinin iyi yönetilmediği takdirde daha fazla sıkıntıya ve güç dengesizliğine yol açabileceği açıktır.” söz konusu.
Üretim ve kullanımın her aşaması, birçok farklı ve bağımsız otoriteyi kapsayabilir.
Yapay zeka denetimlerinin ve sonlandırmalarının küresel bir gücün elindeki tek bir merkeze bağlı ‘kesici’ yapılar olmak zorunda olmadığını belirten Bingöl, “Açık ve şeffaf denetlenebilir yönetmelikler, çeşitli standartları içeren, çalışan ve iz bırakan kanun ve yönetmelikler. çerçeveler ve yetki kontrol altyapıları. ve mevzuat. Bu konuda çeşitli aktörlerin rol ve sorumlulukları kanun ve yönetmeliklerle düzenlenebilir. Bu yetkiler dağıtılarak çok taraflı bağımsız denetimler gerçekleştirilebilir. Kontrolden çıkarak tehdit ve tehlike oluşturan iş durumlarında izlenmesi gereken müdahale politikaları belirlenebilir. Bu politikalar, siber güvenlik prosedürlerinde olduğu gibi önceden prova edilebilir ve denetlenebilir. Üretim ve kullanımın her aşaması, birçok farklı ve bağımsız otoriteyi kapsayabilir. Modellerin oluşturulması ve eğitilmesi süreçlerini uluslararası bir otorite ile denetlemek yerine ‘insanların yaşamlarını nasıl etkiler ve insan haklarını ihlal eder mi?’ konu kontrol edilmelidir.” sözlerini kullandı.
Ulusal tehdit oluşturmayacak düzeyde yapay zeka kapasitesine ihtiyaç duyan kurumların önünde engel olmamalıdır.
Her teknolojik gelişme gibi yapay zeka teknolojisinin de gelişmesi için kaynaklara, ticari modellere ve ilgiye ihtiyacı olduğunu belirtti. Öğretim Üyesi Nuri Bingöl, “Yapay zekanın kontrol ve sınırlandırılmasının ek önemli yükleri olacaktır. Yeni uyum süreçleri, yükümlülükler, süreçler, finansman ve kaynak kullanım sınırlamaları… Ancak, insanlık için varoluşsal veya ulusal bir tehdit oluşturmayan yapay zeka kapasitesine ihtiyaç duyan kurumların önünde hiçbir engel olmamalıdır.” diyerek, bu beklentiyi oluşturacak sınırları kimin, hangi kriterlere göre belirleyeceği sorusuna dikkat çekti.
Denetimin ‘nasıl’ uygulandığı konusunun artık yanıtı yok
Denetimlerin ve sonlandırmaların nasıl uygulanacağı konusunda daha alınacak çok yol olduğuna değinen Bingöl, “Bunun için devlet kurumlarının, teknoloji üreticilerinin ve kanaat önderlerinin birlikte çalışması ve analiz üretmesi kaçınılmaz. Özellikle bu analizlerin gelişmeyi engellemeden ‘nasıl’ uygulanacağı bir çalışma konusudur ve şu an bunun cevabı yoktur. Ülkeler arasında bir otorite kurma fikri, bu karşılandığında anlam kazanacaktır. Bu uluslararası otoritenin kişisel, ulusal ve küresel güce sahip şirketlerle yetkilerinin nasıl uyum sağlayacağı, kullanacağı kontrol sistemleri ve yetkileri gibi soruların cevapları da netleşecek. söz konusu.
Her ülkenin kendi yasa ve yönetmelikleri olmalıdır.
Üyesi Öğretim Üyesi Nuri Bingöl, küresel bir otorite yerine her ülkenin veya ülkeler birliğinin temel ilkelere ve uyuma bağlı kalabilmesi için kendine göre uyarlayabileceği mevzuat ve yönetmeliklere sahip olması gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi: “Karşılıklı yükümlülükler üzerinde bir denge kurmak, ülkemiz için de önemli riskleri ortadan kaldırarak avantajlar getiriyor.” söz konusu.
Türkiye’nin birçok uluslararası düzenleme ve düzenlemeye tabi olduğunu, bunların getirdiği yükümlülüklere bağımsızlığından ve güvenliğinden taviz vermeden uyduğunu ve taahhütlerini yerine getirebildiğini hatırlatan Bingöl, sözlerini şöyle tamamladı:
“Ülkemiz bunu başarmak için gerekli resmi, kamu ve özel kuruluşlara, üniversitelere ve Ar-Ge merkezlerine ve sivil toplum kuruluşlarına sahiptir. Bunların ortasında, koordine edecek mevzuat oluşturma tecrübesine ve kapasitesine sahiptir. Küresel arenada Türkiye’nin de bu tür oyunların içinde olması gerekiyor. Güç istikrarını sağlamak ve söz sahibi olmak için son yıllarda oldukça gelişmiş yapay zeka teknolojileri üreterek, kullanarak ve geliştirerek bu statüyü hak etmektedir. Ayrıca yapay zeka aracılığıyla adalet, hak ve hukuk alanlarında öncü rol oynamalı.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı